|
Yazan: Banu Conker |
Sevgili anneler, biz dünyalar yaratma gücüne sahip varlıklarız. Çok alıştırıldık küçükten, yaptıklarımızın küçümsenmesine, normal karşılanmasına, görev addedilmesine, o yüzden farkında olmuyoruz gücümüzün, neler başarabileceğimizin...
Bir çocuk yaratmak kolay iş mi? Peki, ona hayat vermek, hayatını vermek, dünyayı önüne sunmak, onun kendi başına bir dünya olmasına izin vermek, dünyanın pencerelerini açmasına izin vermek...Bunların bazılarını yapıyoruz, bazılarını yapamıyoruz, çünkü ne olduğunun bile farkında değiliz. İşte bu yüzden yazıyorum; kendi bildiklerim bende kalmasın, her anne yararlansın, istediği kadarını alsın dağarcığına, belki çocuğuna bir de ben dokunabilirim diye.
Bugün aklıma takılan şu oldu: ‘Yiyorlar, ama çalışıyor adamlar!’
İşte bu cümle, her duyduğumda beni benden alan, sinir uçlarıma değip cızırtılar çıkmasına neden olan bu cümle bugünün yazı konusu.
Çalışan bir anneyseniz, beni anlamanız daha kolaydır. Siz çalışmadığınız zaman patronunuz size maaş verir mi? Ya da siz arkadaşınıza, ‘maaşımı aldım, ama çalıştım da’mı diyorsunuz? Emeğimizin karşılığı alırız her zaman çalıştığımızda. Çalışmadan maaş almak diye bir kavram var da, ben mi bilmiyorum?
Para bir enerjidir ve alışveriş bir enerji transferidir. Çalışırsınız, enerjinizi harcarsınız, karşılığında da maaş alırsınız. Şunu da deneyimledim ben. Ne zaman içimden gelerek , istekle çalıştım, işte o zaman maaşıma zam aldım. Ne zaman memura bağladım, salla başı, al maaşı moduna girdim, zamın rüzgarı bile geçmedi yanımdan. Markete gittiğinizde bile para veriyorsunuz bir şey almak için, ama devlet adamları çalıştığı zaman nedense bunu çok büyük bir olay olarak görüyoruz ve her şeye hakları olduğunu düşünüyoruz. Şu ‘devletin malı deniz, yemeyen domuz’ lafını kim çıkardı acaba? Domuz Müslümanlıkta yasak olduğu için mi, domuz olmamaya çalıştıklarından mı yiyorlar bu kadar çok? Halbuki yedikleri benim hakkım olan, sizin hakkınız olan, çocuklarımızın hakkı olan, kısaca kul hakkı olan... Neden bir de bu yönden bakılmıyor da, aman nasıl olsa çalışıyorlar, bize hizmet ediyorlar diye her şeye hakları olduğunu düşünüp, bir de buna içsel olarak izin verip, haklarımızı almalarına izin veriyoruz? Ben artık vermiyorum. Çocuğumun hakkı çocuğumun olsun, çalışması gerekenler, çalışma vaadiyle gelenler de işlerini yapsınlar ki, benim ve sizin hak ettiğiniz gibi aldıkları maaşı hak etsinler.
Bu düşünce kalıbını içimizde kırarak çocuklarımıza da örnek olmalıyız ki, onlar da ileride başkalarının hakkına saygılı, kendi hakkını savunan, haklarını yedirmeyen bireyler olsun. Hatırlayalım, her şey bizden başlıyor. Onların yanında sarf ettiğimiz her cümle çocuklarımıza bir mesaj olarak gidiyor ve hepsinden bir özet çıkarıp hayatlarına alıyorlar. Hayatlarını da o özete göre yaşıyorlar. Özetleri güzel çocuklar yaratmak bizim elimizde. Yuvayı dişi kuş yapar, çocuklarımızın ileride yapmayı seçecekleri yuvaya kadar uzanıyor dilimiz, farkında mısınız?
Enerjinizin yüksek, farkındalığınızın dağları deldiği günler dilerim.