Nostalji mi, şimdi mi? Köklerimizden uzaklaştıran kentsel dönüşüm projeleri ve çocuklarımız

Yazan: Banu Conker, Hayata Dair Kadınlar Kulübü, Yaşam, 31 Temmuz 2013
Banu Conker'in tüm Grafik Saati yazıları

Ben eskiyi çok severim, nostaljiyi de. Antika eşyaları sevdiğim kadar eski insanları da severim. Yaşlı insanların bilgeliği beni her zaman çok etkilemiştir. Doğaya bakıp yorum yapmaları, yemek yaparken bir çok püf noktasını bilmeleri, hayata sakin, ama derinden bakan bakış açıları bana her zaman çok bilgece gelmiştir.

İnsanı kökünden koparan değişimler zararlıdır

Dünyada değişmeyen tek şey değişim. Eski olan da yerini yeniye ve daha iyisine bırakmak zorunda, ama galiba bazı konulardaki değişim yarardan çok zarar getiriyor ya da insanı kökünden koparan değişimler zararlıdır diyeyim.

AVM gerçeği ve kentsel dönüşüm

Son zamanlarda ülkemiz büyük değişimleri ardı ardına yaşıyor. Bizi bireysel olarak etkileyen en çok dikkatimi çeken kentsel dönüşüm, sitelerin yapılması ve her tarafı kaplayan AVM’ler…

Kentsel dönüşüm eski ile olan tüm bağımızı koparıyor, kökü gitmiş ağaç gibi kalıyoruz yavaş yavaş. Yakında nereden geldiğini, geçmişini bilmeyen bir toplum olacağız, özellikle çocuklarımız bir çok şeyi bilemeden, sadece fotoğraflarda görerek büyüyecekler. Örneğin İstanbul’da Emek Sineması’nın ihtişamını görememek, festival filmlerini orada izleyememek bence büyük bir kayıp ya da hala açılamamış ve akıbetinin ne olduğu belli olmayan AKM’de klasik müzik konserine gidememek ruhumuzdan alınan bir parça gibi benim için.

Site hayatı ve rezidanslar

Siteler hayatımızı şehrin merkezinden, toplumdan soyutluyor, haftasonu bile dışarıya çıkmamızı engelliyor, çünkü her türlü sosyal faaliyet, havuzlar burnumuzun dibindeyken tabii ki trafiğe girmemize gerek kalmıyor, ama gitmediğimiz yerleri tanımak, gezmek, görmek eylemlerinden de soyutlanmış oluyoruz. Aslında kısaca hayattan soyutlanıyoruz. Bize benzeyen insanlarla benzer ortamlarda yaşıyor, kısırdöngüye giriyor, güvenlik çemberimizden çıkmak istemiyoruz, halbuki aslında bu değişime karşı koymak.

Ah şu AVM’ler… Birbirinin aynısı marka zincirlerinin dükkanlarıyla dolu kapalı, yapay ışıklı, gürültülü, hayat tarzımız olmaya en yakın yerler. Artık haftasonları gezmelerinin diğer adı evimizin en yakınındaki ya da yeni açılmış olan bir AVM’ye gitmek, orada bir şeyler yemek ki bu da genelde gürültülü bir alanda fast food yemek ve eve geri dönmek. Peki ya arkadaşlarla sohbet… Onun için de bir AVM’de bir kafede buluşuluyor, biraz mağazalara bakılıyor, biraz telefonlardan sosyal medyaya takılınıyor. Ve buna yaşamak diyoruz. Ben buna daha çok robotlaşma diyorum. Önümüze allı pullu sunulmuş, parlatılmış bir hayatı yaşamaya çalışıyor, bunları statü olarak görüyoruz.

Çocuklarımızın geleceği, komşuluk ve mahalle bakkalı kavramı

Ve biz bunları kabul edip çocuklarımıza başka hayatların önünü kapatıyor, gelişimlerini engelliyoruz. Mahalle bakkalından sohbet ederek alışveriş yapmayı, caddedeki bir mağazanın içinde mağaza sahibiyle sohbet ederek alışveriş yapmayı, sadece bir sinemaya gitmeyi, sinemanın yanındaki büfeden tost almayı bilmeyen çocuklarımız olmasını istemiyorum ben. Eve giderken selamlaşabileceğim, halini hatırını sorabileceğim bakkalım olsun, istediğim kitabı getirtebileceğim kırtasiye, bana zorla ilaç satmaya değil, iyi geleni verebilecek eczanem olsun. Tanıdığım komşuların kapısını gecenin bir yarısı çekinmeden çalabileceğim bir yerde yaşamak istiyorum.

Sizce de böylesi daha iyi olmaz mı? İşte o yüzden kentime, mahalleme, esnafa sahip çıkmaya çalışıyorum, ama tek başına olamayacağını da biliyorum. Ancak bilinçlenerek, bilinçli davranarak çocuğuma iyi bir gelecek bırakabileceğimin farkındayım. Sizden destek bekliyorum

Yazan: Banu Conker

Copyright: Her hakkı saklıdır.

Banu Conker
Banu Conker'in tüm Grafik Saati yazıları
Banu Conker'in kişisel gelişim yazıları
Banu Conker Hayata Dair annelik yazıları
Banu Conker'in diğer Hayata Dair yazıları

Diğer annelik yazıları

Copyright: Her hakkı saklıdır  | kontak@grafiksaati.org  |  gizlilik politikası