Çocuk ve sporYazan: Banu Conker, Hayata Dair Kadınlar Kulübü Banu Conker'in tüm Grafik Saati yazıları
| Yazan: Banu Conker |
Benim çocukluğumda çalışan anne çok azdı. Çocukların sokakta oynamak için daha çok zamanları ve daha çok alanları vardı. Her erkek çocuk bilyelerle oynar, her kız çocuğu ip atlardı. Her erkek çocuğu sokakta futbol, her kız çocuğu yakartop oynardı. Bilgisayarın olmadığı, enerjilerin hareket ederek atıldığı, çocukların fiziksel olarak kendilerini ifade edebildikleri, çocukluklarını yaşadıkları dönemlerdi.
Yazın yazlığa gidilir, sabahtan akşama kadar dışarıda kalınır, ancak akşam eve girilirdi.
Çalışan anne sayısı arttıkça, aileler çekirdek aile modeline büründükçe, evdeki çocukların durumu okul dışı zamanlar için büyük bir sorun oluşturmaya başladı. Evde dersini yaparken başında annesi olamayan çocuklar için etütlü okullar aranmaya başlandı. Yazın çocuğunu evinde bırakamayan, sadece yaz için bakıcı bulamayan anneler için yaz okulları açılmaya başlandı. Kısaca çocuk sektörü kendi içinde bir talep-arz sistemiyle yeni bir yaşam tarzı sunmaya başladı. Evinde ya televizyon ya da bilgisayar başında zaman geçirmeyi bilen ve sokak oyunlarını hiç tanımamış çocukların enerjilerini harcayabilmeleri için yapılabilecek tek şey onları spora yönlendirmek.
Çocuğun hangi sporu yapacağı, onun kişiliğiyle olduğu kadar yetenekleriyle de ilgili, ne kadar istediğiyle de tabii ki. Çocuğun tek çocuk olması, yapacağı spor konusunda en önemli etkenlerinden biri. Paylaşmayı bilemeyen bir çocuğun bir takım içinde topu paylaşması, takım ruhunu öğrenmesi çok önemli. Yüzme, tenis, atletizm gibi bireysel sporlarda çocuk rekabet duygusuyla daha çok baş başa kalabiliyor, takım sporlarında ise bu rekabet duygusunu paylaşırken başarıyı ve yenilgiyi de bölüşmeyi öğreniyor. Ev içinde ailesi tarafından pohpohlanmaya alışmış çocukların spora gitmek konusunda çekinceleri olabiliyor, çünkü herkesle aynı statüde oldukları, öğretmenleri tarafından kızılan ortamlardan çekinmelerini doğal karşılamak ve bunlarla karşılaştıklarında hemen vazgeçmelerine anlayış göstermek, yine de onları spora yönlendirmek, ilk pes edişte onlarla birlikte vazgeçmemek gerekiyor.
Son derece hırslı, arkadaşlarının arasında hep birinci olmak isteyen, oynadığı grupta herkesi yönetmek isteyen ve lider olamazsa dünyanın en mutsuz insanı olan kızım önce yaz okullarında yüzmeye gitti ve yüzmeyi öğrendi. Bir arkadaşımın yönlendirmesiyle, ikimizin kızını voleybola götürmeye başladık. İlk başta öğretmenin bağırmaları, kızmaları kızıma hiç iyi gelmedi, gitmemek için elinden geleni yaptı. Daha sonra SBS derdine düşen arkadaşım kızını voleybol yerine dershaneye göndermeyi tercih etti. Bir yıl kadar önce kızıma lisans alıp voleybol maçlarına çıkmak için bir fırsat doğdu. Kızım yine karşı çıktı, arkadaşlarını bırakmak istemiyordu. Başka bir yere gidince yalnız başına kalacaktı, oradaki öğretmeni sevmiyordu zaten, gitmeyecekti işte!
Sonuçta kızım voleybol yerini değiştirdi, takıma girmeyi başardı, maçlara çıkmaya başladı, yenilmenin tadını aldı, arkadaşlarıyla samimi oldu. Bu arada ben de diğer annelerle konuşma fırsatı buldum. Her ne kadar anne olarak birbirimizden farklı olsak da, yaşam tarzlarımız, işlerimiz, aile yapılarımız birbirinden farklı olsa da tek noktada buluşmak bizim için çok kolay: çocuklarımızı bilgisayardan ve zararlı alışkanlıklardan uzak tutmak, onların özgüvenli çocuklar olmasını sağlamak… Banu Conker Banu Conker'in tüm Grafik Saati yazıları Banu Conker'in kişisel gelişim yazıları Banu Conker Hayata Dair annelik yazıları Banu Conker'in diğer Hayata Dair yazıları Diğer annelik yazıları Genel editör: Belgin Invictus |